
Cizre sokaklarında ortaya çıkan peşmerge görüntüleri üzerine gelen yoğun tepkiler, Türkiye Kürtlerinin tarihi hafızasıyla yüzleşemeyen bir bakış açısını gösteriyor. Barzani ailesi, KDP ve peşmergeler, sınırlarla ayrılmış bir halkın ortak geçmişinin canlı bir parçası olmayı sürdürüyor.
25 ve 26. Dönem AK Parti Mardin milletvekili Orhan Miroğlu, sosyal medyada son günlerde ülke gündeminde yer alan KDP Başkanı Mesud Barzani’nin Cizre ziyaretine değindi.
Miroğlu; "Peşmergelerin Cizre’deki görüntüleri üzerine kopan fırtına bana rahmetli Şükrü dayıyı, Şükrü Ağa’yı hatırlattı.
Zengin bir adamdı, Suriye’deki sürgünden sanırım 1928 affıyla geri dönmüştü. Raman aşireti lideri, annemin kuzeni, Meşhur Eminê Perixanê’nin oğlu, Şükriyê Emin.
12 Mart darbesinde tutuklanmış ve Mustafa Barzani’ye peşmergeler giysin diye bir kamyon gızlavet - bir çeşit lastik ayakkabı - gönderme suçlamasıyla yargılanmıştı.
Mahkemede tek kelime Türkçe konuşmadı, ifadesi tercüman aracılığıyla alındı.
Dediğim şu ki, ne Sn. Mesut Barzani’yi ne de bugün başkanı olduğu KDP’yi Türkiye Kürtleri’nin tarihinden ve hafızasından ayırabilirsiniz.
T-KDP yıllarca illegal faaliyet göstermişti, bugün Türkiye’de bu adla bir parti siyasi çalışmalarını sürdürüyor sanırım.
Türkiye’nin Kürt meselesiyle ilgili zihniyet dünyasının, siyaset ve akademi dünyasında şimdilerde Öcalan’ı ve PKK’yi "o da lazım" denilen kısmıyla - Öcalan’ın rüyalarını dahi Türkçe gördüğünü öğreniyoruz bugünlerde! - anlamaya çalışması iyidir, ama ya onu da kendi tarihi gerçekliğinden ve hafızasından ayırarak anlıyorsak?!!
Peşmergelerin Cizre sokaklarındaki görüntülerinin, İslamcıdan Kemalistine her kesimde yarattığı infial beni doğruluyor gibi.
Sykes-Picot Antlaşmasına göre, ve ortak tarihi gerçeklikleri yok sayarak yorumlarsanız farklı sonuçlara ulaşır, ailelerinin bir kolu belki hala Cizre’de yaşayan, Cizre halkıyla aynı dil, kültür ve tarihe sahip peşmergelerin Cizre halkında gördüğü teveccühü, yarattığı sevinci bu ortak tarih ve gerçekliğe göre değil, salt protokol gereklikleri, milli hassasiyetler ya da çözüm hassasiyeti üzerinden değerlendirir, sonuç olarak etnik hınç ve öfke bile hissedebilirsiniz.
Ancak bir halkın, bu anlaşma sonucu çizilmiş sınırların hangi tarafında olursa olsun, başka milletler gibi bir ulus bilinci geliştirebileceğine ve dünün dağlarda kovalanan peşmergesinin, bugün modern askeri kıyafetlerle kendi vatanı gibi gördüğü bir şehir merkezinde alkışlanabileceğine inanabilirsiniz. Altını çizebilir, Azerbaycan halkı ile İran Azerbaycan’ı ve hatta Türkiye arasında zafer veya yenilgi zamanlarında gözlenen durumu hatırlayabilir, Valilik ve Üniversitenin düzenlediği kültürel içerikli bir sempozyuma bu derece bir karşıtlık göstermeyi pek de uygun bulmazsınız.
Yeri gelmişken, vekilimiz Aslan Tatar’ın Mesut Barzani’ye hitaben, ‘Kürtlüğü senden öğrendik’ sözüne AK Parti cephesinden gelen eleştirilere gülsek mi ağlasak mı bilemedim!
Yani eğer AK Partililer bile duruma bu açıdan bakıyorsa, yapılacak çok iş var demektir!
KDP ulusal çapta bir hafıza merkezi, Barzaniler bu hafızanın temsilcileri. Alfabenin ilk harfi A gibi bir gerçeklik bu.
Aslan Tatar bir gerçeği dile getirdi, o gerçeğe ateş açmak yerine anlamını öğrenmek daha doğru olmaz mı?”