Bursa, bir zamanlar suyu ile övünürdü. Uludağ’dan akan buz gibi dereler, çocukluğumuzun yaz günlerini serinletirdi. Barajlar dolup taşar, tarlalar bereketle yeşerirdi. Şimdi ise barajlarımız sessiz, topraklarımız çatlak ve musluklarımız endişeyle açılıyor.
Bursa bugün büyük bir sınav veriyor: susuzluk sınavı. Bu yalnızca bir doğa olayı değil; bu aynı zamanda bizim yaşam tarzımızın, alışkanlıklarımızın ve yönetim anlayışımızın aynadaki yansıması.
---
Barajlar Alarm Veriyor
Doğancı Barajı, Nilüfer Barajı… Adını her gün duyduğumuz bu su kaynakları artık tehlike sınırında. İznik Gölü bile kuruma belirtileri gösteriyor. Yağmurun azalması, sıcaklıkların artması elbette etkili ama asıl mesele şu: biz elimizdeki suyu koruyamıyoruz.
Özellikle yaz aylarında, kırsalda yaşayan vatandaşlarımız “su tankerleri” ile idare ediyor. Şehir merkezinde yaşayanlar ise, çeşmeden akan her damlayı sonsuz bir kaynak sanmaya devam ediyor. Ama gerçek şu ki, bu kaynak tükeniyor.
---
Su Yönetimi: Eksik, Dağınık ve Geç Kalmış
Belediyeler dönem dönem su kesintilerine gidiyor, "musluklarınızı dikkatli kullanın" anonsları yapılıyor. Ama bu çağrılar geçici önlemler. Asıl sorun, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir su yönetim planının hâlâ tam anlamıyla uygulanamıyor oluşu.
Şehirdeki altyapı eski, borular sızdırıyor. Her 100 birim suyun yaklaşık 40 birimi musluğa ulaşmadan kayboluyor. Yani daha biz kullanmadan, su yeraltına gömülüyor. Bunun adı israf değilse, nedir?
---
Peki Birey Olarak Biz Ne Yapıyoruz?
Sabah diş fırçalarken musluğu açık bırakıyoruz. Balkonları yıkamak için litrelik sular harcıyoruz. Bahçemizi sularken zaman gözetmiyoruz, yöntem gözetmiyoruz. Kısacası, biz suyu “hep varmış gibi” harcıyoruz.
Halbuki küçük değişiklikler büyük farklar yaratabilir:
Damlatan muslukları tamir ettirmek
Bahçe sulamasını gece saatlerine almak
Gri su (lavabo, banyo) sistemlerini evlere entegre etmek
Yağmur suyunu biriktirmek
Çocuklarımıza suyun kıymetini öğretmek
Su tasarrufu yalnızca faturayı düşürmez, geleceği kurtarır.
---
Bir Umut Işığı: Ama Yeter mi?
Devlet Su İşleri'nin ve yerel yönetimlerin hayata geçirdiği bazı projeler umut verici. Karacabey’deki Gölecik Barajı gibi yeni yatırımlar, en az 25 yıl bölgenin su ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede. Ancak şunu unutmamalıyız:
> Barajlar dolsa bile bilinç boşsa, su yine tükenir.
---
Son Söz: Sessizliğin Sesi
Bursa, tarihte hep “su şehri” olarak anıldı. Ama şimdi sessizliğin sesi daha baskın. Eğer bugünden önlem almazsak, çocuklarımıza anlatacak bir Uludağ suyu kalmayabilir. Bu bir kehanet değil, matematiksel bir gerçek.
Su sadece bir doğal kaynak değil, aynı zamanda bir medeniyet göstergesidir. Bursa bu medeniyeti sürdürebilecek mi?
Hep birlikte göreceğiz. Ama önce elimizi musluğa değil, vicdana götürmeliyiz.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Fatih Gülbulak
Bursa Susarsa Kim Konuşacak?
Bursa, bir zamanlar suyu ile övünürdü. Uludağ’dan akan buz gibi dereler, çocukluğumuzun yaz günlerini serinletirdi. Barajlar dolup taşar, tarlalar bereketle yeşerirdi. Şimdi ise barajlarımız sessiz, topraklarımız çatlak ve musluklarımız endişeyle açılıyor.
Bursa bugün büyük bir sınav veriyor: susuzluk sınavı. Bu yalnızca bir doğa olayı değil; bu aynı zamanda bizim yaşam tarzımızın, alışkanlıklarımızın ve yönetim anlayışımızın aynadaki yansıması.
---
Barajlar Alarm Veriyor
Doğancı Barajı, Nilüfer Barajı… Adını her gün duyduğumuz bu su kaynakları artık tehlike sınırında. İznik Gölü bile kuruma belirtileri gösteriyor. Yağmurun azalması, sıcaklıkların artması elbette etkili ama asıl mesele şu: biz elimizdeki suyu koruyamıyoruz.
Özellikle yaz aylarında, kırsalda yaşayan vatandaşlarımız “su tankerleri” ile idare ediyor. Şehir merkezinde yaşayanlar ise, çeşmeden akan her damlayı sonsuz bir kaynak sanmaya devam ediyor. Ama gerçek şu ki, bu kaynak tükeniyor.
---
Su Yönetimi: Eksik, Dağınık ve Geç Kalmış
Belediyeler dönem dönem su kesintilerine gidiyor, "musluklarınızı dikkatli kullanın" anonsları yapılıyor. Ama bu çağrılar geçici önlemler. Asıl sorun, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir su yönetim planının hâlâ tam anlamıyla uygulanamıyor oluşu.
Şehirdeki altyapı eski, borular sızdırıyor. Her 100 birim suyun yaklaşık 40 birimi musluğa ulaşmadan kayboluyor. Yani daha biz kullanmadan, su yeraltına gömülüyor. Bunun adı israf değilse, nedir?
---
Peki Birey Olarak Biz Ne Yapıyoruz?
Sabah diş fırçalarken musluğu açık bırakıyoruz. Balkonları yıkamak için litrelik sular harcıyoruz. Bahçemizi sularken zaman gözetmiyoruz, yöntem gözetmiyoruz. Kısacası, biz suyu “hep varmış gibi” harcıyoruz.
Halbuki küçük değişiklikler büyük farklar yaratabilir:
Damlatan muslukları tamir ettirmek
Bahçe sulamasını gece saatlerine almak
Gri su (lavabo, banyo) sistemlerini evlere entegre etmek
Yağmur suyunu biriktirmek
Çocuklarımıza suyun kıymetini öğretmek
Su tasarrufu yalnızca faturayı düşürmez, geleceği kurtarır.
---
Bir Umut Işığı: Ama Yeter mi?
Devlet Su İşleri'nin ve yerel yönetimlerin hayata geçirdiği bazı projeler umut verici. Karacabey’deki Gölecik Barajı gibi yeni yatırımlar, en az 25 yıl bölgenin su ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede. Ancak şunu unutmamalıyız:
> Barajlar dolsa bile bilinç boşsa, su yine tükenir.
---
Son Söz: Sessizliğin Sesi
Bursa, tarihte hep “su şehri” olarak anıldı. Ama şimdi sessizliğin sesi daha baskın. Eğer bugünden önlem almazsak, çocuklarımıza anlatacak bir Uludağ suyu kalmayabilir. Bu bir kehanet değil, matematiksel bir gerçek.
Su sadece bir doğal kaynak değil, aynı zamanda bir medeniyet göstergesidir. Bursa bu medeniyeti sürdürebilecek mi?
Hep birlikte göreceğiz. Ama önce elimizi musluğa değil, vicdana götürmeliyiz.