Saygı Bitmiş, İnsanlık Kalmamış; Ahlaksızlık Almış Başını Gidiyor
Yazının Giriş Tarihi: 28.08.2025 00:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.10.2025 03:28
Eskiden büyüklerimize hürmet, küçüklere sevgi, komşuya güven, dostluğa sadakat vardı. İnsanların sözleri senetti, verilen selamın bir ağırlığı olurdu. Bugünse bakıyoruz, ne selam kalmış, ne vefa, ne de gerçek dostluk… Sokakta yan yana yürüyen insanlar birbirine bakmıyor, apartman komşuları yıllarca aynı binada oturup birbirinin kapısını çalmıyor.
Saygı bitecek deseler inanmazdık, ama bitti. İnsanlık kalmayacak deseler güler geçerdik, ama kalmadı. Çocuk, anne babasına isyan ediyor; baba, evladını anlamıyor. Evlilikler bir ömürlük olmaktan çıkmış, birkaç ayda tükeniyor. Dostluklar, menfaatin bittiği yerde son buluyor.
Ahlak dediğimiz en değerli miras ise artık pazarlık konusu. Çalışma hayatında, ticarette, siyasette, hatta gündelik ilişkilerde bile ahlak erozyona uğramış durumda. İnsanların ölçüsü “ne kadar kazanırım, bana ne faydası var” olmuş. Değerler, manevi ilkeler, dürüstlük, adalet… hepsi vitrinlerde unutulmuş bir eşya gibi tozlanıyor.
Oysa toplumları ayakta tutan kanunlar değil, vicdanlardır. Herkesin birbirine hesap sormadan uyduğu görünmez bir düzen vardı: saygı, ahlak ve insanlık… Bunlar kaybolduğunda geriye sadece kaos kalır.
Bugün hâlâ yol yakınken sormamız gerekiyor: “Biz nerede yanlış yaptık?”
Çünkü gelecek nesillere bırakabileceğimiz en büyük miras mal mülk değil; temiz bir ahlak, sağlam bir vicdan ve kaybolmamış bir insanlıktır.
Belki de önce kendi hayatımıza bakarak başlamalıyız. Çünkü değişim, yukarıdan değil içeriden; başkalarından değil biz
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa Berber
Saygı Bitmiş, İnsanlık Kalmamış; Ahlaksızlık Almış Başını Gidiyor
Eskiden büyüklerimize hürmet, küçüklere sevgi, komşuya güven, dostluğa sadakat vardı. İnsanların sözleri senetti, verilen selamın bir ağırlığı olurdu. Bugünse bakıyoruz, ne selam kalmış, ne vefa, ne de gerçek dostluk… Sokakta yan yana yürüyen insanlar birbirine bakmıyor, apartman komşuları yıllarca aynı binada oturup birbirinin kapısını çalmıyor.
Saygı bitecek deseler inanmazdık, ama bitti. İnsanlık kalmayacak deseler güler geçerdik, ama kalmadı. Çocuk, anne babasına isyan ediyor; baba, evladını anlamıyor. Evlilikler bir ömürlük olmaktan çıkmış, birkaç ayda tükeniyor. Dostluklar, menfaatin bittiği yerde son buluyor.
Ahlak dediğimiz en değerli miras ise artık pazarlık konusu. Çalışma hayatında, ticarette, siyasette, hatta gündelik ilişkilerde bile ahlak erozyona uğramış durumda. İnsanların ölçüsü “ne kadar kazanırım, bana ne faydası var” olmuş. Değerler, manevi ilkeler, dürüstlük, adalet… hepsi vitrinlerde unutulmuş bir eşya gibi tozlanıyor.
Oysa toplumları ayakta tutan kanunlar değil, vicdanlardır. Herkesin birbirine hesap sormadan uyduğu görünmez bir düzen vardı: saygı, ahlak ve insanlık… Bunlar kaybolduğunda geriye sadece kaos kalır.
Bugün hâlâ yol yakınken sormamız gerekiyor: “Biz nerede yanlış yaptık?”
Çünkü gelecek nesillere bırakabileceğimiz en büyük miras mal mülk değil; temiz bir ahlak, sağlam bir vicdan ve kaybolmamış bir insanlıktır.
Belki de önce kendi hayatımıza bakarak başlamalıyız. Çünkü değişim, yukarıdan değil içeriden; başkalarından değil biz
den başlar.