Mağaralar

Yazının Giriş Tarihi: 12.05.2025 17:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.05.2025 11:55

Platon’un Devlet isimli eserinin yedinci kitabında Sokrates tarafından anlatılan Platon’un mağara alegorisinde bir mağaraya zincirlenmiş üç insandan söz edilir. Bu insanlar yalnızca mağara duvarını ve birbirlerini görebilirler. Duvarda mağara girişinden yansıyan gölgeleri görüp ve seslerin yankılarını duyarlar. Onlar için hakikat , gölge ve yankılanan seslerdir. Zira doğduklarından beri o mağarada yaşamaktadırlar.

Bir gün bu insanlardan biri zincirini çözerek mağaranın dışına çıkar. Güneşin ışıkları nedeni ile geçici körlük yaşar. Gözü alıştığında ise , gördüklerinin yalnızca birer gölge ve yankılanan sesler olduğunu anlar.

Sokrates sorar;

“- Şimdi düşün: Bu adamların zincirlerini çözer, bilgisizliklerine son verirsen, her şeyi olduğu gibi görürlerse, ne yaparlar?

-Bütün bu hareketler ona acı verecek. Gölgelerini gördüğü nesnelere gözü kamaşarak bakacak. Ona demin gördüğün şeyler sadece boş gölgelerdi, şimdiyse gerçeğe daha yakınsın, gerçek nesnelere daha çevriksin, daha doğru görüyorsun dersek; önünden geçen her şeyi birer birer ona gösterir, bunların ne olduğunu sorarsak ne der? Şaşıra kalmaz mı? Demin gördüğü şeyler, ona şimdikilerden daha gerçek gelmez mi? - Daha gerçek gelir.

- Ya onu aydınlığın ta kendisine bakmaya zorlasak? Gözlerine ağrı girmez mi? Boyuna başını bakabildiği şeylere çevirmez mi? Kendi gördüğü şeyleri, sizin gösterdiklerinizden daha açık, daha seçik bulmaz mı? - Öyle sanırım. - Onu zorla alıp götürsek, dik ve sarp yokuştan çıkarıp, dışarıya, gün ışığına sürüklesek, canı yanmaz mı?’’

Nitekim; kurtulup aydınlanan mahkûm heyecanla mağaraya dönüp bu durumu anlattığı zaman ona inanmazlar. Hatta deli olmakla suçlarlar. Kurtarmak istediği zincirli iki insan durumu anlayamaz ve hayatlarını orada sürdürmeye devam ederler.

Bu diyalektikte yetmez; Platon aydınlanmış bireyi devletin başına getirmek ister. Ona göre devletin başındaki yönetici, bir filozof yetkinliğinde olmalıdır. İdeal ve erdemli bir devlete sahip olmanın tek yoludur bu. Aksi halde ‘iyi’ ideasına ulaşabilmek mümkün değildir yönetimde.

Çünkü , Sokrates ve Platon’a göre felsefenin asıl amacı, insanın mutluluğu ve erdemli bir hayat sürmesidir. Erdemin temeli “bilgi”, sığındığı yer “devlettir.

Platon mağarayı insanların dünyada nasıl yaşadıklarının sembolik bir örneği olarak kullanır. Hakikat ve onu yorumlamamız arasındaki zıtlığı ortaya koyar. Yani iki farklı dünyayı anlatır. Mağaranın içindeki dünya ve dışarıdaki dünya .Gölgeleri izleyip etkileşim halinde olanlar, bir topluluğun belirli bir üyesi olan kişilerdir. Yani toplum mağara , zincir sınırlar, zinciri kıran filozof ya da sorgulayan insandır.

Yalnızca tek yöne bakabilen, arkalarında ateş ve önlerinde bir duvar bulunan mahkumlar metaforu size de tanıdık geldi mi?

İlk çağlarda mağaralarda yaşayan insanlar ile kendi içsel mağarasında yaşayan günümüz post modern insanı için de durum farklı değil gibi ne dersiniz?

Güneşi görmek, sorgulamak, bilgilenmek cesaret ister. Konfor alanından çıkmak ne kadar da zordur. Kendi bildiğinin en doğru ve en geçerli olduğuna inanıp aydınlanmadan yaşamak , önyargı ve düşmanlık beslemek, empati yoksunu olmak ve körü körüne inanmak dururken… Bilgi ve inanç arasında bir döngü; daha kötüsü bilgi kirliliği ve algı bombardımanı varken nasıl çıkılır bu girdaptan?

İşte felsefenin işlevi bu noktada devreye girer. Bireylerin ve toplumların dünyayı daha derinlemesine anlamalarına, olaylara ve olgulara farklı açılardan bakmamıza yardımcı olan felsefe, sorgulamayı, eleştirel düşünmeyi ve kavramlar arasında bağ kurmayı öğreterek bizi bu döngüden çıkarır. Güneşin farkına varan kişi, gölge ve canlı nesne arasındaki farkları görüp, bir biçimde eğitim de almış olur.

Platon'un Alegorisindeki amacı; dış dünyanın daha yüksek, değişmeyen bir gerçekliğin yalnızca bir gölgesi olduğuna olan inancı ve düşünen sorgulayan insanın ya da filozofun toplumdaki rolünü göstermek. Cehaletten kurtulup gerçek bilgiye ulaşmak ile kalmayıp, her türlü zorluğa rağmen başkalarını da aydınlanmaya yönlendirmek.

Ve ‘’İnsanın gözü iki karşıt sebepten, iki türlü bulanır. Biri aydınlıktan karanlığa geçişte olur, öbürü de karanlıktan aydınlığa geçişte. Birincisi, övülecek, ikincisi acınacak bir haldir. Karanlığa alışamayan göz, ışıklı bir dünyadan geliyor demektir. Ona gülersek, gülünç oluruz. Ötekineyse hakkımızdır gülmek. ’der Sokrates…

Işıklı bir dünyaya uyanmak ve evrensel kardeşlik çatısında buluşmak üzere.

***Alegori, farklı karakterlerin gerçek hayattaki kişileri temsil edebileceği basit bir hikâye aracılığıyla toplum veya insan doğası hakkında daha büyük bir noktaya işaret etmek için kullanılır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.