Valizler hazır. Mayo, güneş gözlüğü, terlik… Biraz da “iyi tatiller” etiketi. Oysa bir şey eksik. Bavula konulmayan ama her yere bizimle gelen bir şey: Vicdan.
Denize koşuyoruz… Bedenimizi serinletmek için. Ama ya deniz? O kaç derece biliyor muyuz? Çünkü bu yıl, deniz suyu sıcaklıkları rekor kırdı. Akdeniz fokları yok denecek kadar az, bazı deniz türleri rotasını kuzeye çevirdi. Ve biz hâlâ bronzluk seviyemizi konuşuyoruz.
Sabah kahvaltıda bol zeytinli paylaşım, akşam gün batımında bir "şükür pozu"...
Arka planda çöplerle dolu kumsallar, yakılan ormanlar ve tükenen su kaynakları. Dünya yanıyor, biz filtre ayarlarıyla meşgulüz.
Artık mesele kutuplardaki buzullar değil sadece. Balkonumuzdaki saksı bile susuz kalıyor. Kuruyan göller, azalan yağışlar, boğucu sıcaklar, dengesiz seller… “Mevsimler bile bizimle konuşmayı bıraktı” desek yeridir.
Konu Sadece Hava Durumu Değil!
Çünkü kriz sadece atmosferde değil; alışkanlıklarımızda derinleşiyor.
Sabah gözümüzü açar açmaz ekranı kaydırıyor, kahvaltıdan önce haber değil, hava durumunu kontrol ediyoruz. Hava kaç derece, biz kaç filtredeyiz... Gündemimiz sıcaklık değil, tatil önerileri. Üstelik dünyanın dört bir yanında ekosistem çöküşe geçmişken, bizim hâlâ en büyük derdimiz rezervasyon indirimi.
Türkiye’de her yıl yaklaşık 35 milyon ton evsel atık üretiliyor. Bunun yalnızca %15’i geri dönüştürülüyor. Geri kalan nereye gidiyor dersiniz? Büyük kısmı doğaya, denize, toprağa...
2024 yılında Türkiye, Avrupa’nın en çok plastik atık üreten ülkesi oldu. Üstelik kişi başına düşen plastik tüketimi 40 kilogramın üzerinde.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nur Tezer
Tatildeyiz ama dünya yanıyor
Valizler hazır. Mayo, güneş gözlüğü, terlik… Biraz da “iyi tatiller” etiketi. Oysa bir şey eksik. Bavula konulmayan ama her yere bizimle gelen bir şey: Vicdan.
Denize koşuyoruz… Bedenimizi serinletmek için. Ama ya deniz? O kaç derece biliyor muyuz? Çünkü bu yıl, deniz suyu sıcaklıkları rekor kırdı. Akdeniz fokları yok denecek kadar az, bazı deniz türleri rotasını kuzeye çevirdi. Ve biz hâlâ bronzluk seviyemizi konuşuyoruz.
Sabah kahvaltıda bol zeytinli paylaşım, akşam gün batımında bir "şükür pozu"...
Arka planda çöplerle dolu kumsallar, yakılan ormanlar ve tükenen su kaynakları. Dünya yanıyor, biz filtre ayarlarıyla meşgulüz.
Artık mesele kutuplardaki buzullar değil sadece. Balkonumuzdaki saksı bile susuz kalıyor. Kuruyan göller, azalan yağışlar, boğucu sıcaklar, dengesiz seller… “Mevsimler bile bizimle konuşmayı bıraktı” desek yeridir.
Konu Sadece Hava Durumu Değil!
Çünkü kriz sadece atmosferde değil; alışkanlıklarımızda derinleşiyor.
Sabah gözümüzü açar açmaz ekranı kaydırıyor, kahvaltıdan önce haber değil, hava durumunu kontrol ediyoruz. Hava kaç derece, biz kaç filtredeyiz... Gündemimiz sıcaklık değil, tatil önerileri. Üstelik dünyanın dört bir yanında ekosistem çöküşe geçmişken, bizim hâlâ en büyük derdimiz rezervasyon indirimi.
Türkiye’de her yıl yaklaşık 35 milyon ton evsel atık üretiliyor. Bunun yalnızca %15’i geri dönüştürülüyor. Geri kalan nereye gidiyor dersiniz? Büyük kısmı doğaya, denize, toprağa...
2024 yılında Türkiye, Avrupa’nın en çok plastik atık üreten ülkesi oldu. Üstelik kişi başına düşen plastik tüketimi 40 kilogramın üzerinde.