#Vatanhavadis

- Vatanhavadis haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Vatanhavadis haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

AK Parti Bursa’da 59. İl Danışma Meclisi Yoğun Katılımla Gerçekleştirildi Haber

AK Parti Bursa’da 59. İl Danışma Meclisi Yoğun Katılımla Gerçekleştirildi

Önceki dönem milletvekilleri, belediye başkanları ve parti yöneticilerinin de katıldığı yerel yönetimler gündemli toplantıda yeni üye çalışmaları kapsamında en çok üye kazandıran teşkilat mensuplarına da plaket takdim edildi. AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’ın gündeme dair değerlendirmelerinin ardından Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık ve Orhangazi Belediye Başkanı Bekir Aydın ilçelerinde gerçekleştirdikleri yatırım ve projeleri anlattı. “BU TOPLANTILAR TEŞKİLAT RUHUNUN EN GÜÇLÜ TEZAHÜRÜ” Toplantının açılışında konuşan İl Başkanı Davut Gürkan, İl Danışma Meclislerinin teşkilat ruhunu yansıtan en önemli buluşmalar olduğunu belirterek, “Bizim için bu buluşmalar; istişarenin, ortak aklın ve teşkilat ruhunun en güçlü tezahürüdür. Milletimizin bizlere emanet ettiği dava yükünü omuz omuza taşımamızın en güzel örneğidir” dedi. “24 YILDIR MİLLETİMİZE ESER VE HİZMET ÜRETİYORUZ” AK Parti’nin 24 yıllık yolculuğuna dikkat çeken Gürkan, “Bu 24 yıl, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimize kazandırdığımız sayısız eser, yatırım ve reformun hikayesidir. Hem gençliğin enerjisiyle koşan,hem de tecrübenin gücüyle donanmış bir kadronun hikâyesini taşıyoruz. Yine Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye Yüzyılı hedeflerine yeni başarı öyküleri yazmak için yolumuza devam ediyoruz” diye konuştu. “HER YENİ ÜYE MİLLETİN GÜVENİNİN NİŞANESİDİR” Gürkan, çalışmalarında en önemli gündemlerinden birinin AK Parti’ye yeni üyeler kazandırmak olduğuna dikkat çekerek, “Her yeni üye, milletimizin bize olan güveninin taze bir nişanesidir. Hep birlikte daha fazla çalışacak, daha çok gönüle dokunacak ve AK Parti ailemizi büyütmeye devam edeceğiz” dedi. Başkan Gürkan, bu kapsamda örnek performans gösteren teşkilat mensuplarını da kutladı. “CHP BELEDİYECİLİĞİ HİZMET DEĞİL BAHANE ÜRETİYOR,” Konuşmasında CHP’li belediyeleri de eleştiren Gürkan, “CHP belediyeciliğinde vizyon yerine bahane, eser yerine vitrin siyaseti görüyoruz. Suya, ulaşıma yapılan fahiş zamlarla hemşehrilerimizin sırtına büyük yük oluyorlar. Çınarcık Barajı’nda olduğu gibi hayati projeleri durduruyor ya da eksik bırakıyorlar. Geçici çözümlerle Bursalılara kalitesiz suyu reva gören bir anlayış asla belediyecilikten bahsedemez” ifadelerini kullandı. “AK PARTİ MİLLETİN SIRTINA YÜK OLMAZ, YÜKÜNÜ ALIR” AK Belediyeciliğinin farkını vurgulayan Gürkan, “AK Parti bahane değil, eser üretir. Milletin sırtına yük olmaz, sırtından yük alır. Hamdolsun, gece gündüz demeden çalışan 11 ilçe belediyemiz sosyal belediyecilikten altyapıya, spor tesislerinden kentsel dönüşüme kadar vatandaşımıza dokunan hizmetleri büyük bir azimle hayata geçiriyor. Bu gayret, eser siyasetine olan sadakatimizin en güçlü göstergesidir.” dedi. FİLİSTİN VE KUDÜS’E SELAM Filistin’nde yaşanan zulme dair de mesajlar veren Başkan Davut Gürkan,, “Kudüs sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın şerefidir. Filistin’in yanında durmak, barışı ve insanlığın ortak değerlerini savunmaktır. Liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde Kudüs’ün tekrar barış ve kardeşlik şehri olması, egemen ve bağımsız Filistin Devleti için mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. BELEDİYE BAŞKANLARINDAN PROJE SUNUMLARI 59. İl Danışma Meclisi’nde Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık ve Orhangazi Belediye Başkanı Bekir Aydın sunum gerçekleştirerek ilçelerinde hayata geçirilen hizmetleri, devam eden projeleri ve planlanan çalışmaları anlattılar. Sunumlar, teşkilat mensupları tarafından ilgiyle takip edildi. Açılış konuşması ve sunumların ardından İl Danışma Meclisi gündemine geçildi. AK Sistem üzerinden gelen sorular yanıtlandı ve teşkilat mensuplarıyla geniş kapsamlı istişareler yapıldı.

“Bursa’yı masa başında değil, halkımızla birlikte yönetiyoruz” Haber

“Bursa’yı masa başında değil, halkımızla birlikte yönetiyoruz”

Başkan Bozbey İnegöl’de Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in her 15 günde bir farklı bir ilçede vatandaşlarla buluşup talep ve önerilerini dinlemek, sorunları yerinde tespit edip hızlı çözümler üretmek amacıyla başlattığı ‘Başkan Bozbey Burada’ projesi tüm hızıyla devam ediyor. Başkan Bozbey, proje kapsamında İnegöl ilçesini üçüncü kez ziyaret ederek vatandaşlarla buluştu. Toplumun tüm kesimlerine ziyaret Başkan Bozbey ilk olarak İnegöl Kaymakamı Eren Arslan’ı makamında ziyaret etti. Mobilya sektörünün gelişimi, ilçedeki hava kirliliği ve içme suyu arıtma tesisi hakkında görüşmelerin yapıldığı buluşmada, İnegöl’ün kalkınması için atılacak adımlar değerlendirildi. Başkan Mustafa Bozbey, daha sonra İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret ederek Oda Başkanı Yavuz Uğurdağ ve yönetim kurulu üyeleriyle bir araya geldi. Ziyarette, mobilya sektöründeki gelişmeler, fuar alanı ihtiyacı ve artan rekabetin yol açtığı sorunlar ele alındı. Daha sonra İnegöl Meydan Taksi durağını ziyaret ederek esnafla bir araya gelen Başkan Bozbey, alın teriyle, emeğiyle geçimini sağlayan esnafın yanında olmaya; sorunlarına çözümler üretmeye ve her zaman destek vermeye devam edeceklerini dile getirdi. Üreticilerin talepleri dinlendi ‘Başkan Bozbey Burada’ programı kapsamında İnegöl Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik ve yönetimini de ziyaret eden Başkan Bozbey, çiftçilerin sorunlarını dinleyerek çözüm önerilerini anlattı. Her zaman üreticinin yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini belirten Başkan Bozbey, üretimin gücüyle büyüyen Bursa’da çiftçileri de her geçen gün daha güçlü kılacaklarını vurguladı. Sani Konukoğlu Konferans Salonu’nda İnegöl ilçesindeki muhtarlarla da buluşan Başkan Mustafa Bozbey, vatandaşlardan iletilen talep ve sorunları dinledi. Muhtarlarla iş birliği içerisinde çalışmaya devam edeceklerini belirten Başkan Bozbey, mahallelerin ihtiyaçlarını tek tek çözüme kavuşturacaklarını ifade etti. Başkan Bozbey, ziyaretlerin ardından İnegöl Heykel Meydanı’nda vatandaşların talep ve önerilerini dinleyerek konular özelindeki çalışma ve projeler hakkında bilgi verdi. “Çözümü için harekete geçtik” Bir kentin masa başında değil, halkın arasında ve sahada yönetilebileceğini söyleyen Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, yönetim anlayışlarının sorunları yerinde görmek, çözümü birlikte üretmek olduğunu belirtti. Haziran 2024’te Büyükorhan’da başlatılan ‘Başkan Bozbey Burada’ projesi kapsamında şimdiye dek tüm ilçeleri toplamda 29 kez ziyaret ettiklerini dile getiren Başkan Bozbey, “Kadınlarla, gençlerle, büyüklerimizle, öğrencilerle, emeklimizle, çiftçilerle, esnaflarla bir araya geldik. Kaymakamlarımızla, belediye başkanlarıyla, muhtarlarımızla, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarımızla aynı masada oturduk. Kimseyi ötekileştirmeden, son hemşehrimizi dinlemeden alandan ayrılmadık. Her talebi not aldık. Çözümü için harekete geçtik. Taleplerin ne kadarını yerine getirdiğimizi birlikte değerlendirdik. Böylece Bursalılarla belediyemiz arasında güçlü bir güven köprüsü kurduk. Halkımızın beklentisi çok net. Şeffaflık, katılımcılık ve insana dokunan hizmetler. Biz de tam olarak bunu yapıyoruz” diye konuştu. “Tüm belediyemiz burada” Kenti hep birlikte yönettiklerini ifade eden Başkan Bozbey, vatandaşlarla buluştukları otobüsün adeta mobil bir Büyükşehir Belediyesi binası olduğunu dile getirdi. Belediyeyi doğrudan halkın ayağına götürdükleri anlatan Başkan Bozbey, “Hemşehrilerimizin talep, öneri ve sorunlarını yüz yüze dinliyoruz. Altyapıdan ulaşıma, çevreden kültüre kadar tüm konularda doğrudan geri bildirim alıyoruz. Tüm belediyemiz burada” dedi. “Halkla birlikte yönetmeye kararlıyız” Buluşmalarda sağlık otobüsünde temel sağlık kontrollerinin ücretsiz yapıldığını da belirten Başkan Bozbey, iş ve istihdam ofisinde ise iş arayanlara rehberlik yaptıklarını ifade etti. Hizmetlerin ardından sıcak bir çay eşliğinde samimi sohbetler gerçekleştirdiklerini anlatan Başkan Bozbey, “Her 15 günde bir farklı bir ilçeye giderek, bu mobil hizmeti yaygınlaştırıyoruz. Belediyeyi, belediye binasına gelenlerle sınırlı değil, sokağındaki vatandaşa ulaşan bir yapı haline getiriyoruz. Biz, halkın içinde, halkla birlikte yönetmeye kararlıyız. Bunu Türkiye’de uygulayan ilk belediyeyiz. Bizden başka uygulayan da yok” diye konuştu. “Bursa’ya olan sevgimi biliyorsunuz” “Sizler, benim Bursa’ya olan sevgimi, sizlere verdiğim değeri biliyorsunuz” diyen Başkan Bozbey, “Sadece bir kent yöneticisi olarak değil, bazen bir ağabey, bazen bir kardeş, bazen bir arkadaş olarak her zaman yanınızda oldum. Yine yanınızda, aranızda olmaya devam edeceğim. Çünkü biz bu kenti birlikte yönetiyoruz. Bunu hiç kimse önleyemez. Siz olmadan olmaz. Sizin sesiniz olmadan geleceği birlikte kuramayız. Bu kentte yaşayan herkesin sözü, fikri, hayali bizim için değerlidir. Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, çocuğuyla birlikte karar alıyoruz. Bursamıza güveniyorum” dedi. “Niye uzun yıllar İnegöllülere asbestli borulardan su içirdiniz?” Mobilya’nın başkenti olan İnegöl’de ihracat rakamlarının tekrar artacağına inandığını belirten Başkan Bozbey, çok önemli ürünlerin yetiştirildiği ilçede asbestli ve kanser üreten borulardan su içilmesine razı olmadığını dile getirdi. Göreve geldikten sonra boruların değiştirilmesi talimatını verdiğini anlatan Başkan Bozbey, “Altyapı yapmak cesaret işidir. O cesarette bizde var. Niye 20 yıldır bu cesaretin gösterilemediğini İnegöllüler sorgulayacak. Asbestli borulardan su içilmesine göz yumanları ve yummak isteyenleri İnegöllüler yargılayacak. Altyapı yaparken elbette sıkıntılar yaşanacaktır. Eski haline getirebilmek için özenle çalıştık. Aşama aşama çalışıldığı için gecikme oldu. İnegöllüleri düşünen bir Mustafa Bozbey var. İnegöllüleri düşündüğümüz için asbestli borulardan su içilmesini önlüyoruz. İnsanımızın kılına zarar gelmesini istemeyiz. Niye uzun yıllar İnegöllülere asbestli borulardan su içirdiniz? Bizler tüm aksaklıkları gidereceğiz. Halkımızın sağlıklı bir ortamda yaşamasını, temiz suya kolayca erişilmesini istiyoruz” diye konuştu. Başkan Bozbey’in gösterdiği özveri ve samimiyetin kendileri mutlu ettiğini belirten vatandaşlar, sorunları yerinde görüp çözüme kavuşturmalarından dolayı teşekkür etti.

AK Parti Bursa’dan Konya Çıkarması Haber

AK Parti Bursa’dan Konya Çıkarması

Bursa heyetinin ilk durağı Konya Büyükşehir Belediyesi oldu. “Tecrübe Paylaşımı” temasıyla gerçekleştirilen ziyarette, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay heyeti makamında ağırlayarak, kentte hayata geçirilen ve planlanan belediyecilik çalışmalarını anlattı. ‎Bursa heyeti daha sonra Konya’nın merkez ilçeleri Selçuklu, Meram ve Karatay belediyelerini de ziyaret etti. İlçe belediye başkanları, turizm, çevre, spor, sağlık, eğitim, kentsel dönüşüm ve sosyal alanlarda yürüttükleri projeleri Bursa heyetine sunumlarla aktardılar. Başkan Davut Gürkan, AK Parti Konya İl Başkanı Fatih Özgökçen’le de bir araya gelerek karşılıklı istişarelerde bulundu. ‎Başkan Gürkan: “İki tarihi başkent buluştu” ‎Ziyaretlerin ardından değerlendirmelerde bulunan AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, Konya’da kendilerine gösterilen misafirperverlikten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 21 yıldır yerel yönetimlerde AK Belediyeciliğin en başarılı örneklerini veren kentlerden Bursa ve Konya’nın bir araya gelmesinin önemini vurgulayan Başkan Gürkan, şu değerlendirmeleri paylaştı: ‎“Osmanlı’nın başkenti Bursa’dan, Selçuklu’nun başkenti Konya’ya gönül dolusu selamlarımızı getirdik. 2 gün boyunca iki tarihi başkentin yöneticilerinin proje ve hizmet odaklı buluşması hepimiz için çok anlamlı. AK Parti belediyeciliğinin Türkiye’deki en güzel örneklerini veren iki şehrin belediye başkanlarının bir araya gelerek projelerini ve deneyimlerini paylaşması hem ufuk açıcı hem de mutluluk verici oldu. ‎Başta Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Uğur İbrahim Altay ve Konya İl Başkanımız Sayın Fatih Özgökçen olmak üzere, Selçuklu Belediye Başkanı Sayın Ahmet Pekyatırmacı’ya, Meram Belediye Başkanı Sayın Mustafa Kavuş’a ve Karatay Belediye Başkanı Sayın Hasan Kılca’ya bizlere aktardıkları değerli bilgiler ve gösterdikleri yakın ilgi için teşekkür ediyorum. Bursa olarak bizler de inşallah en kısa zamanda kendilerini şehrimizde ağırlamak istiyoruz. Bu kardeşliğin ve işbirliğinin güçlenerek ve çeşitlenerek devam etmesi adına benzer programlara devam etmeyi de planlıyoruz” ‎Konya’da gerçekleştirilen programda AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’a; İl Yerel Yönetimler Başkanı Cem Kürşad Hasanoğlu, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, Orhangazi Belediye Başkanı Bekir Aydın, Kestel Belediye Başkanı Ferhat Erol, Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta, Orhaneli Belediye Başkanı Ali Osman Tayır, Keles Belediye Başkanı Ali Doğru, Büyükorhan Belediye Başkanı Kamil Turhan ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Ecehan Mertoğlu Tan eşlik etti.

Gürkan: Çınarcık Barajı AK Parti belediyeciliğinin eseridir Haber

Gürkan: Çınarcık Barajı AK Parti belediyeciliğinin eseridir

AK PARTİ’NİN VİZYONER PROJESİ HAYATA GEÇTİ AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, Çınarcık Barajı İçme Suyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi Projesi’nin önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve ekibinin gayretleri, AK Parti’nin vizyoner belediyecilik anlayışı ve güçlü devlet desteği sayesinde tamamlandığını söyledi. BURSA’NIN 2060’A KADAR SUSUZLUK ENDİŞESİ YOK 68 kilometrelik isale hattı, günlük 300 bin metreküp kapasiteli arıtma tesisi ve 3 dev su deposuyla Bursa’nın su geleceğinin garanti altına alındığını vurgulayan Gürkan, “Bu proje sayesinde şehrimizin mevcut yıllık 240 milyon metreküplük içme suyu kapasitesi yüzde 60 artışla 385 milyon metreküpe çıkacaktır” dedi. SANAYİYE DE CAN SUYU OLACAK Çınarcık Barajı’ndan sağlanacak yıllık 75 milyon metreküp içme suyu ve 70 milyon metreküp kullanma suyunun yalnızca vatandaşlara değil, sanayiye de hayat vereceğini belirten Gürkan, “Bu proje, yeraltı sularının tükenmesini önleyerek hem ekonomiye hem de çevreye katkı sağlayacak stratejik bir yatırımdır” ifadelerini kullandı. 660 MİLYON LİRALIK DEV TASARRUF Projeye yönelik geçmiş eleştirileri hatırlatan Gürkan, “Bu yatırımı ‘BUSKİ’yi döviz üzerinden borçlandırmışlar’ diyerek eleştirenlerin, bugün geldiğimiz noktada projenin önemini daha net kavradığını görüyoruz. Oysa proje, EBRD ve AFD işbirliğiyle sağlanan 150 milyon Euro krediyle planlandı, ihaleler 9 firmaya bölünerek 660 milyon liralık tasarruf sağlandı ve süreç hızlandırıldı” dedi. “BU ESER AK PARTİ BELEDİYECİLİĞİNİN DAMGASIDIR” Bazı kesimlerin projeyi sahiplenmeye çalıştığını ifade eden Gürkan, “Bursa’nın su ihtiyacını güvence altına alan bu yatırım AK Parti belediyeciliğinin eseridir. Bugün yapılacak tören, yıllar süren emeğin son halkasıdır; bir kurdeleden ibaret değil, Bursa’nın yarınlarına atılmış tarihi bir imzadır” dedi.

Mevcut eğitim sisteminde öğretmen de, öğrenci de mağdur Haber

Mevcut eğitim sisteminde öğretmen de, öğrenci de mağdur

CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, geçtiğimiz cuma günü sona eren 2024-2025 Eğitim-Öğretim yılına dair İl Başkanlığı binasında bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya Bursa Belediye Başkanvekili Mehmet Aydın Saldız, İl Kadın Kolları Başkanı Nigar Bölüker, ilçe başkanları, il yöneticileri ve çok sayıda partili katıldı. Yeşiltaş, konuşmasına karne heyecanı yaşayan bütün çocukları tebrik ederek ve iyi bir tatil geçirmelerini dileyerek başladı. Çocuklar ve gençlerin bu süreçte sorumluluklarını yerine getirerek dinlenmeyi hak ettiklerini ifade eden Yeşiltaş, “Ancak ne yazık ki aynısını Milli Eğitim Bakanlığı için söyleyemiyoruz. Yıl boyunca defalarca uyarmamıza rağmen, bir yılı daha sorumluluklarını yerine getirmeden tamamladılar.” dedi. Ekonomik büyüme, toplumsal kalkınma ve küresel rekabet için Türkiye’nin ihtiyacının nitelikli, çağdaş, bilimsel, laik, kamusal, parasız, eşit, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim sistemi olduğunu ifade eden Yeşiltaş, “Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de söylediği gibi Cumhuriyetimizin bizden istediği ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesillerin yetiştirilmesini sağlamak en temel sorumluluğumuzdur. Ancak AKP iktidarının ve atanmış Bakanlarının amacı hiçbir zaman ülkemizi ve eğitim sistemimizi iyiye götürmek, aksayan yönleri tespit edip buna yönelik çözümler üretmek olmadı.” şeklinde konuştu. Yeşiltaş, iktidarın bütün amacının eğitimi bir araç olarak kullanarak dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek, kendilerine uygun itaatkar ve kanaatkar seçmeler yaratmak olduğunu ve bu nedenle de eğitim sistemini bilimden, akıldan ve Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırmaya devam ettiğini belirtti. “1. SINIF ÖĞRENCİLERİ BU YIL KARNE ALMADI” 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı’nda da eğitim sistemimizin hiçbir sorunu çözülemediğini, hatta Bakanlığın var olan sorunlara yenilerini eklediğini dile getiren Yeşiltaş şunları söyledi: “Bu yıl 1. sınıf öğrencilerimiz karne almadı mesela. Eğitim alanında sembolik değeri olan tüm uygulamalara düşman olan Bakanlık, 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı’ndan itibaren ilkokul birinci sınıflarda karne uygulamasını kaldırdı. Somut işlemler döneminde olan öğrencilere 6-7 sayfadan oluşan gelişim raporu verildi. Çocuklarımızın gelişimlerinin raporlaştırılması, velilere çocukları ile ilgili dönütler verilmesi elbette çok önemli. Bu raporlar hazırlanmalı ve velilerle paylaşılmalı. Ancak henüz somut işlemler döneminde olan çocuklarımızın bu raporları anlamlandırması mümkün değil. Onlara da üzerinde Atatürk ve İstiklal Marşı’mızın olduğu, not ile değerlendirilmedikleri, emeklerinin karşılığını görecekleri ve hatıra olarak saklayacakları bir belge mutlaka verilmeliydi. “TÜRKİYE’DE HER ÜÇ ÖĞRENCİDEN BİRİ OKULA GİTMEDEN ÖNCE KAHVALTI YAPMIYOR” 2024-2025 eğitim-öğretim yılında da çocuklarımız okullarda bir bardak temiz suya, bir öğün ücretsiz yemeğe dahi erişemedi, kantin masrafları bile aileler için ciddi bir yük haline geldi. Kantinlerde, sağlıklı yiyecekler olmaması bir yana; simit, açma ve poğaça 20 lira, su 10 lira, çay 20 lira, kaşarlı tost 50 lira. Bir çocuk günde bir kaşarlı tost yese ve iki su içse, ayda 1.400 lira para ödemek zorunda. Türkiye’de her üç öğrenciden biri okula gitmeden önce hiç kahvaltı yapamıyor. Okulda kantin fiyatları el yakıyor, çocuklar temiz suya bile erişemiyor. Oysa yıllık 190 milyar lira bütçeyle çocuklarımıza bir öğün sağlıklı okul yemeği verilebilir. Ancak yandaş vakıflara kaynak yaratan iktidar, çocuklarımıza bir öğün yemek vermeye kaynak bulamadı, Partimizin bu konuda TBMM’de verdiği önergeleri ve kanun tekliflerini reddetti. “ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER VE VELİLER OKULLARI TEMİZLEMEK ZORUNDA KALDI” Geçtiğimiz Temmuz ayından bu yana okullarda temizlikle ilgili yaşanacak sorunları ve alınacak önlemleri dile getirmemize rağmen hiçbir önlem alınmadı, okullarımız temizlenemedi. Ayda 8.000 liraya köle düzeninde insan çalıştırabileceğini düşünen zihniyet, okullarımızdaki temizlik krizini İşgücü Uyum Programı ve Toplum Yararına Program gibi geçici çözümlerle gidermeye çalıştı. Okullar temizlenemedi, öğretmenler, öğrenciler ve veliler okullarını temizlemek zorunda kaldı. Okullarımızın bakımını ve temizliğini üstlenmek isteyen belediyelerimiz ise engellendi. “OKULLARDA GÜVENLİK SORUNU YAŞANIYOR” Okullarımız afet ve acil durumlara karşı denetlenmedi, gerekli iyileştirmeler yapılmadı, pek çok okul kazası yaşandı. Dönemin başında, ilkokula başlayacak olan Miray Aslan yavrumuz okul bahçesinde bir kazada hayatını kaybetti. Okul kazalarının yanısıra okullarımızda büyük bir güvenlik sorunu da yaşanıyor. Daha geçtiğimiz hafta bir öğretmenimiz Konya’da bir okulda, ders saatleri içinde, yüzlerce öğrenci varken pompalı tüfekle katledildi. Yıl boyunca defalarca silahlı saldırılar, yaralamalar, şiddet olayları oldu. Yıllık 32 milyar lira maliyetle okullarımıza kadrolu bir güvenlik görevlisi atanmadığı için çocuklarımız, öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanlarımız okullarda saldırıya uğradı, yaralandı ve hayatını kaybetti. “VELİLERDEN KAYIT VE BAĞIŞ ADI ALTINDA ÜCRET TALEP EDİLDİ” Kamu okullarının temizliği ve güvenliği Bakanlık tarafından sağlanamadığı için, okulların eksikliklerini giderecek bütçeleri olmadığı için, yasak olmasına rağmen velilerden kayıt ücreti, bağış adı altında ücretler talep edildi. Okulların ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğu velilere bırakıldı. 2025 yılı Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi geçtiğimiz yıla göre %33,15 oranında artmış gözükse de yıllık enflasyon TÜİK’e göre %48,58, ENAG’a göre %89,77 oldu. MEB bütçesi gerçekte artmadı, azaldı. Bakanlık okullarımızın ve çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamadı. Öte yandan, kurulduğu günden bu yana toplam 13,85 milyar lira aktarılan Türkiye Maarif Vakfı’na, 2025 yılı için MEB bütçesinden 6 milyar 774 milyon 954 bin liraya kadar kaynak aktarılabileceği Cumhurbaşkanı Kararı ile duyuruldu. Öğrencilerimizin hiçbir ihtiyacı için bütçe bulunamazken, yıllık 15,8 milyar lira maliyetle okullara dönem başında öğrenci başına 1.000 TL okul bütçesi gönderilemezken, yandaş vakıflara kaynak bulundu. Devlete emanet edilmiş bütçeler, çocuklarımızın nitelikli eğitim hakkı için kullanılması gereken kaynaklar yandaşlar için kullanıldı. “BELEDİYE KREŞLERİ KAPATILMA TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYA KALDI” Seçim beyannamelerinde 1 yıl okul öncesi eğitimi zorunlu yapacağız diyen iktidar okul öncesini zorunlu yapmadığı gibi, katkı payı uygulaması ile okul öncesi eğitimi kamu okullarında bile ücretli hale getirildi. Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında okullaşma oranları 5 yaş grubu için yalnızca %84,26, 3-5 yaş için ise yalnızca %51,89 oldu. Yetmezmiş gibi okul öncesi eğitime erişimde yoksul halkımızın tek seçeneği haline gelen belediye kreşlerimiz kapatılma tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Tarikat ve cemaatlerin sıbyan mektepleri, merdiven altı medreseler açması kolaylaştırılırken, yerel seçimler öncesi kreş açmayı vaat edenler, yaşadığı hezimetin intikamını çocuklarımızdan almaya çalıştı. “MESEM SÖMÜRÜSÜ DEVAM ETTİ” Çocukların eğitim hakkını kısıtlayan, sağlık ve yaşam hakkını zedeleyen, güvencesiz ve denetimsiz bir emek sömürüsü olan MESEM’lerde çocuklarımız sömürülmeye, yaralanmaya ve ölmeye devam etti. 2023 Eylül ayından bu yana 13 çocuğumuz hayatını kaybetti: Zekai Dikici, Ulaş Dumlu, Ömer Çakar, Arda Tonbul, Erol Can Yavuz, Murat Can Eryılmaz, Alperen Enes Ural, Alperen Kocayavuz, Eren Dağ, Muammer Samet Karaoluk, Yunus Emre Küçükuzun, Efe Baran Kazancı, Arda Silahlı. Bir kez daha hepsini rahmetle anıyor, ailelerine sabır diliyor ve onları unutturmamaya söz veriyoruz. Hayatını kaybeden çocuklarımızın davalarını Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz takip ediyoruz. Ancak davalara ne Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan ne Adalet Bakanlığı’ndan hiç kimse katılmıyor. AKP iktidarı kendisine emanet edilmiş çocukları koruyamadığı gibi, kaybettiğimiz çocuklarımız için adalet de sağlayamıyor. 17 yaşında kaybettiğimiz MESEM öğrencisi Alperen Enes Ural davasında sorumlular tutuklanmadı, çok küçük para cezalarıyla serbest bırakıldı. MESEM’ler yalnızca çocuk işçiliği ve sömürüsüyle değil, yapılan usulsüzlüklerle de eğitim sisteminin en büyük sorunlarından biri olmaya devam etti. Bazı iş yerleri devletten haksız kazanç elde etmek amacıyla ya hiç var olmayan işletmelerde çocukları ve yetişkinleri çalışıyormuş gibi gösterdi ya da var olan iş yerlerinde binlerce kişi çalışıyormuş gibi sahte beyanlarda bulundu. Bu usulsüz uygulama ile ödenek aldığı ortaya çıkarılan İzmit’teki bir kısım işverenler hakkında iddianame kabul edildi. 206 kişinin kamuyu 77 milyon lira zarara uğrattıkları tespit edildi. Devletin kaynakları hile ile yandaşlara dağıtılmaya devam ederken sorumlular olayın üstünü örtmeye çalıştı, sessiz kaldı. “OKULLAŞMA ORANI GERİLEDİ” MESEM’lerle ilgili bunca olay olurken sessiz kalan Bakanlık sanayide yaşanan ‘ara eleman’ eksikliği bahanesiyle zorunlu eğitimi tartışmaya açtı. Mesleki eğitimi ortaokul düzeyine çekmeye çalışmak, çocukları erken yaşta eğitimden koparıp işgücüne yönlendirmek daha fazla çocuğumuzu mağdur etmenin, daha fazla aileye evlat acısı yaşatmanın dışında ne ülkemize ne de çocuklarımıza hiçbir fayda sağlamaz. Bakanlığın görevi çocuk işçiliğine zemin hazırlamak, sermayenin ve patronların ‘ara eleman’ eksikliği bahanesi altında ucuz işgücü aramasının çaresini bulmak değildir. Bakanlığın görevi çocuğun üstün yararını gözetmektir. Ancak tam tersine AKP iktidarı ve Bakanlık çocukların okuldan koparılmasını, açıköğretime geçmesini, özel okullarda hayalet sınıflar oluşmasını, çocukların ucuz işgücü olarak çalışmasını ve özellikle kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesini kolaylaştıracak politikalar izlemeye devam etti. Ortaöğretim düzeyinde okullaşma oranı bir önceki eğitim-öğretim yılına göre gerileyerek %91,7’den %87,9’a düştü. Açıköğretim okullarında kayıtlı öğrenci sayısı 1.229.802 oldu. Taşımalı eğitimin kapsamını daraltan değişiklik nedeniyle kırsal bölgelerde yaşayan çocuklarımız bir kez daha mağdur edildi, kapatılan köy okulları ve yatılı bölge okullarının koşulları nedeniyle başta kız çocuklarımız olmak üzere dezavantajlı çocuklarımızın eğitime erişim hakkı ihlal edildi. Denetlenmeyen özel okullarda karşımıza çıkan, özellikle kız çocuklarının eğitim hakkını elinden alan hayalet öğrenci/hayalet sınıf sorunu devlet okullarına da sıçradı. Devamsızlık yapan öğrenciler bazı okullarda var yazıldı, bildirim yapılmadı, sınavlara bile girmemelerine rağmen not verildi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın her geçen gün laiklikten uzaklaşan politikaları sebebiyle dar gelirli ailelerin çocuklarının tarikat ve cemaat yurtlarına muhtaç bırakıldığını ifade eden Yeşiltaş, Orhaneli’deki yatılı kuran kursunda çocukların tacize uğradığı iddiası ile ilgili suç duyurularında bulunulduğunu hatırlattı. “PEDAGOJİ AÇISINDAN TARTIŞMALI İÇERİKLER DERS KİTAPLARINA GİRDİ” Bu yıl 1., 5. ve 9. sınıfı tamamlayan çocukların Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen, öğretim programı olmaktan ziyade çağdışı bir eğitim manifestosu olma niteliği taşıyan, iktidarın ideolojik saplantılarını ve itaatkar ve kanaatkar nesil yetiştirme hedefini yansıtan programlarla eğitim aldığını aktaran Yeşiltaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğitim paydaşlarının tüm itirazlarına rağmen, Partimiz, sendikalar ve veliler tarafından davalar açılmasına rağmen hem bilimsel hem pedagojik hem de milli eğitimin temel ilkeleri açısından tartışmalı içerikler ders kitaplarına girdi. Çocuklarımız, yazarları bile belli olmayan, hiçbir bilimsel temele ve ihtiyaç analizine dayanmayan, pilot çalışması bile yapılmadan uygulamaya koyulan bu programların denekleri haline getirildi. AKP’nin eğitimi siyasallaştırma ve dinselleştirme hamlelerine yenileri de eklendi. ÇEDES kapsamında pedagojik olarak çocuklara uygun olmayan mezar ve cami temizleme, savaş canlandırması, ağıt yakma vb. etkinlikler gerçekleştirildi. Ülkü Ocakları Kültür Vakfı ile yapılan protokol ile bir partinin gençlik kolları yapılanması eğitim kurumlarımıza girdi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu protokolün iptali için de dava açtık. Yandaş vakıflara yaz kursları için okullarımızı kullanmasına, eğitmen ücretlerinin Bakanlık bütçesinden karşılanmasına izin verildi. “TÜGVA BURSA’DA 138 OKULA GİRDİ” Bursamızda ise TÜGVA Vakfı 12 ilçemizdeki toplam 138 okula girerek çocuklarımızı TÜGVA’nın yaz kamplarına davet etti. Atatürk ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelik düşmanca söylemleri sosyal medyada yer alan, aynı zamanda AK Parti üyesi TÜGVA yöneticileri; şehrimizdeki 32 bin çocuğu yaz okullarına davet edip, ailelerinin bilgisi olmadan öğrencilerin fotoğraflarını sosyal medya hesaplarında paylaştı. Bursa’nın köklü okullarından Bursa Anadolu Lisesi’ndeki bir TÜGVA etkinliğinde sınıf tahtalarına gerici sloganlar yazdırıldı. Çocuklarını Bakanlığın gerici uygulamalarından korumak, bilimsel ve laik bir eğitim almasını sağlamak, temizlenebilen, güvenli okullara göndermek isteyen veliler özel okullara mahkum edildi. Fahiş fiyat artışları, kırtasiye, yemek, kurs vb. gibi farklı başlıklar altında istenen ek ücretlerle bazı özel okullarda istenen ücretler 1 milyon lirayı aştı. “VELİLER OKUL ÜCRETLERİNİ KARŞILAYAMAZ HALE GELDİ” Devlet okullarda yaşanan sorunlar nedeniyle dişinden tırnağından artırarak, kredi çekerek çocuklarını özel okula göndermek zorunda kalan veliler ücretleri karşılayamaz hale geldi. Özel okulları ücretleri açısından denetlemeyen Bakanlık aynı tavrını özel okullarda emeği sömürülen öğretmenlerin yaşadığı sorunlarla ilgili de sürdürdü. Özel sektör öğretmenlerinin taban maaş, belirsiz süreli iş sözleşmesi, eğitim ve güzel sanatlar işkolu kurulması, kamu ile özlük haklarında eşitlik sağlanması yönündeki taleplerini duymazdan gelmeye devam etti. Bakan Yusuf Tekin’in müsteşarlığı döneminde kaldırılan, özel sektör öğretmenlerinin kıdemlerine göre dengi resmi okullarda ödenen tutarlardan az ücret alamayacağını düzenleyen maddenin yeniden yürürlüğe konulmasıyla ilgili talepleri göz ardı etti. Bir yandan velilerden fahiş fiyatlar talep eden özel okulların bir yandan da asgari ücrete, hatta bazen daha da azına, öğretmen emeğini sömürmesine ilişkin sorulara ‘yetki bende değil’, ‘kurum sahipleri söz verdiler’ gibi kaçamak cevaplar verdi. Devlet okullarında en temel ihtiyaçlar bile karşılanamazken, bazı okullar için özel imkanlar seferber edildi. Bazı Anadolu İmam Hatip Liseleri bünyesindeki “Proje İmam Hatip Ortaokulları” için öğrencilere burs, nakit para, ödül, ücretsiz öğle yemeği, kırtasiye desteği, 24 kişilik sınıflar ve ücretsiz ulaşım gibi diğer devlet okullarında bulunmayan imkanlar vaat edilerek kayıt kampanyaları yürütülmeye başlandı. “YANDAŞ SENDİKALARI KAYIRDILAR” Proje okul uygulamasının yandaş bir eğitim sendikası üyelerine kayırmacılık yapmak ve AKP’nin il teşkilatlarında bir torpil pazarı oluşturmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmediğini defalarca söyledik. Dünyanın hiçbir yerinde Bakan 85 bin kişiyi bizzat atayamaz. Hepsini tanıması, değerlendirmesi, ataması mümkün değil. Buna rağmen 8 Nisan’da, dönem ortasında hiçbir somut kriter açıklamadan, sadece “bakan onayı” ile proje okullara öğretmen ve yönetici atamaları gerçekleştirildi. Yıllardır emek veren, okullarını başarıyla temsil eden 9.251 öğretmen norm fazlası durumuna düştü ve il emrine atandı. Partimiz de buna karşılık proje okulları atamalarına ilişkin işlemin iptali için Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Atamaların dönem ortasında duyurulması nedeniyle okullarda infial oluştu, okul iklimi bozuldu. Bu atamalara itiraz eden ve “Öğretmenime dokunma!” diyen öğrencilerimiz, okullarında Gençliğe Hitabe okumak, eğitim öğretim faaliyetlerini aksatmak gibi gerekçelerle soruşturmalara maruz bırakıldı, okuldan atılmakla tehdit edildi. “MÜLAKAT UYGULAMASI DEVAM ETTİ” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 11 Nisan 2023’te 1 milyon atanmayan öğretmene “Bize oy verin, mülakatı kaldırdık.” dedi, dönemin Milli Eğitim Bakanı da doğruladı. Sonra seçim kazanıldı, Yusuf Tekin göreve geldi ve “Mülakat gibi mülakat yapacağız.” dedi. “Yapamazsınız, farklı komisyonlarda standart tutturamazsınız, mülakatta yaşanacak haksızlıkların önüne geçemesiniz.” diye defalarca uyarmamıza, sözlü sınavın kaldırılmasına ilişkin dava açmamıza rağmen mülakat uygulaması devam etti, 1.611 öğretmen komisyonlar arası değerlendirme farkları nedeniyle kontenjan dışında kaldı. Öğretmenler Bakanlık önünde nöbet tuttular, davalar açıp kazandılar, dertlerini anlattılar ancak Bakanlık yine de bu sorunu çözmek için hiçbir adım atmadığı gibi öğretmenlerimize yönelik çirkin ithamlarda bulundu. Bu yıl ise yalnızca 15.000 öğretmen ataması yapılacağı açıklandı. Açıklanan 15 bin kontenjanın 11.345’i ilk 5 branşa dağıtıldı, geriye kalan 71 branşa sadece 3.655 kontenjan ayrıldı. Bakanlık mülakatlarda yaşanan adaletsizlikleri kabul etmemesine rağmen, bu yıl mülakat salonlarını branşlara göre ayırdı. Devlet okullarında 100 bine yakın ücretli öğretmen çalıştığı biliniyor olmasına rağmen, Bakanlık atama sayısını kendi iktidar tarihinin bile en düşük rakamında tuttu. Öğretmen ihtiyacı ücretli öğretmenlik sistemiyle, öğretmenlerin ve hatta kimi durumlarda öğretmenlik yetkinliği dahi olmayan kişilerin asgari ücretten bile düşük maaşlarla çalıştırılmasıyla giderilmeye çalışılmaya devam etti. Sadece belirli aylarda maaş alabilen, hiçbir özlük hakkı olmayan, emeklilik hakkı bile bulunmayan ücretli öğretmen uygulaması sürdürüldü hem çocuklarımız hem öğretmenlerimiz devlet eliyle mağdur edildi. “AMAÇ, CUMHURİYET ÖĞRETMENLERİNİ ELEMEK” Öğretmenlerin hiçbir mevcut sorununu çözmeyen Öğretmenlik Mesleği Kanunu Partimizin, eğitim sendikalarının ve eğitimin tüm paydaşlarının itirazlarına rağmen dönem başında oy çokluğuyla Meclis’te kabul edildi. Bu kanun ile getirilen Milli Eğitim Akademileri ile eğitim fakülteleri işlevsizleştirildi, lisans diploması öğretmen olmak için yetersiz sayıldı. Partimiz konuyla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne dava açmışken, bu yıl 10 bin öğretmenin AGS ile Milli Eğitim Akademileri’ne alınacağı duyuruldu. Buna göre sınavda başarılı olan öğretmenler 14 ay boyunca eğitim alacak ve henüz detayları bile belli olmayan bir değerlendirme sürecinin sonucuna göre en iyi ihtimalle iki yıl sonunda atanacak. Eğitim fakültelerini beğenmeyen, eleştiren, kendi öğretmenini yetiştirmek isteyen Bakanlık’ın amacı öğretmen yetiştirme sistemini düzetmek olsaydı, bunu YÖK ile iş birliği içinde yapılacak düzenlemelerle yapabilirdi. Mülakatlarda, proje okul atamalarında yaşanan usulsüzlükler, kayırmacılıklar ortadayken, bu akademilerin amacının öğretmen yetiştirme sistemini iyileştirmek olmadığı açıktır; amaç yandaş olmayan, Cumhuriyet öğretmenlerini elemektir. Bunun en çarpıcı örneklerinden birini de Bursamızda yaşadık. Atatürk ilkelerinin yılmaz bekçilerinden, Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı ve aynı zamanda Laiklik Meclisi sözcüsü çok kıymetli eğitimci Özkan Rona; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Bursa Nutku’ndan bir alıntı yaptı diye önce göz altına alındı, sonrasında ise görevinden uzaklaştırdı. Bursa Nutku’nu ve Atatürkçülüğü yargılamaya çalışan zihniyetin her daim karşısında, 26 Haziran’daki davasında Özkan Rona öğretmenimizin de yanında olacağız. Geçtiğimiz bir yılda, eğitimin kronikleşen sorunlarından hiçbiri çözülmedi. Ücretli, atanmayan, mülakat mağduru, engelli, kamu ve özel sektörde çalışan, emekli öğretmenlerimiz ve usta öğreticilerimiz pek sorunla karşı karşıya kaldı. Şiddet gördüler, öldürüldüler. Çocuklarımız laik, bilimsel, nitelikli eğitim alamadı ve eğitim hakkından mahrum edildi, okullarına aç gidip, MESEM’lerde hayatlarını kaybettiler. Eğitimin yükü, yoksullukla mücadele eden velilerimiz üzerine yıkıldı. “DEPREM BÖLGESİNDE SORUNLAR ÇÖZÜLMEDİ” 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıldan fazla zaman geçmesine rağmen bölgede yaşayan yurttaşlarımızın, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin sorunları hala çözülmedi. Hükümet deprem mağdurlarına verdiği bir yıl içinde evlere yerleşilecek sözünü tutmadı. Öğrenciler küçücük konteynırlarda ders çalışmaya, ödevlerini yapmaya çalıştı. Buralarda yaşayan öğretmenlerimizin borç yüzünden elektrikleri kesildi. Depremde sağlam kalan okullar, kamu kurumları tarafından kullanılmaya devam etti, eğitimi birleştirilmiş okullarda sürdürüldü. Asbest, çevre, su, hava ve toprak kirliliği gibi çevresel sorunlar çözülemedi. Bölgede ulaşım sorunu da hala giderilemediği için çocuklarımız eğitim hakkına erişimde sıkıntı yaşadı. Buradan bir kez daha hatırlatmak isteriz ki Milli Eğitim Bakanlığının görevi çocuklarımızın ve gençlerimizin yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış nitelikli eğitime erişim hakkını garanti altına almaktır. Yeşiltaş, sözlerini şöyle tamamladı: Cumhuriyet Halk Partisi olarak; tüm bu sorunların çözülmesi, nitelikli, çağdaş, bilimsel, laik, kamusal, parasız, eşit, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim sistemi inşa edilmesi, tüm öğretmenlerimizin hak ettiği değeri görmesi, okulların en güvenli alanlar olması, Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de söylediği gibi Cumhuriyetin bizden istediği “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesillerin yetiştirilmes i için var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz.” *Fatih GULBULAK -Mustafa BERBER*

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.