Bursa son yıllarda sadece ekonomik sıkıntılarla değil, su kesintileriyle de sınanıyor. Musluklardan damla damla akan su, aslında bize çok daha derin bir gerçeği anlatıyor: Kaynaklarımız tükeniyor, ama önlem almakta hâlâ geç kalıyoruz.
Kentimiz, su zengini olarak bilinse de durum artık eskisi gibi değil. Uludağ’dan doğan bereket, artan nüfus, sanayi yükü ve iklim değişikliğiyle birlikte her geçen gün azalıyor. Yağışların düzensizliği, plansız büyüme ve eskiyen altyapı da bu tabloyu daha da karanlık hale getiriyor.
Peki çözüm ne?
Öncelikle Bursa’nın su yönetimi politikasını tamamen yenilemek gerekiyor. Kısa vadeli “kesinti – depolama – tamir” döngüsünü kırıp, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir su planına geçmeliyiz.
Altyapı yenilenmeli: Yıllardır ihmal edilen borular, depolar ve dağıtım hatları modernize edilmeli. Kaybolan her damla, aslında bir servettir.
Yağmur suyu hasadı sistemi yaygınlaştırılmalı. Her yeni bina, her yeni proje bu planın bir parçası olmalı.
Tarımda su tasarrufu teşvik edilmeli. Damla sulama, gri su geri dönüşümü ve bilinçli sulama yöntemleri desteklenmeli.
Sanayi denetimi artırılmalı. Çünkü sanayinin kullandığı su miktarı, kent halkının kullanımından katbekat fazla.
Ve en önemlisi, vatandaş bilinçlendirilmeli. Su sadece belediyenin değil, hepimizin meselesidir.
Bursa gibi köklü bir şehir, geleceğini susuzluğa teslim edemez. Bugün musluktan az akan suyu konuşuyoruz ama yarın belki hiç akmayacak.
O yüzden bugünden harekete geçmek şart.
Unutmayalım:
Su medeniyettir, su yaşamdır, su gelecektir.
Bursa geleceğini korumak istiyorsa, önce suyuna sahip çıkmalıdır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa Berber
Bursa’da Su Kesintisine Çözüm
Bursa son yıllarda sadece ekonomik sıkıntılarla değil, su kesintileriyle de sınanıyor. Musluklardan damla damla akan su, aslında bize çok daha derin bir gerçeği anlatıyor: Kaynaklarımız tükeniyor, ama önlem almakta hâlâ geç kalıyoruz.
Kentimiz, su zengini olarak bilinse de durum artık eskisi gibi değil. Uludağ’dan doğan bereket, artan nüfus, sanayi yükü ve iklim değişikliğiyle birlikte her geçen gün azalıyor. Yağışların düzensizliği, plansız büyüme ve eskiyen altyapı da bu tabloyu daha da karanlık hale getiriyor.
Peki çözüm ne?
Öncelikle Bursa’nın su yönetimi politikasını tamamen yenilemek gerekiyor. Kısa vadeli “kesinti – depolama – tamir” döngüsünü kırıp, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir su planına geçmeliyiz.
Altyapı yenilenmeli: Yıllardır ihmal edilen borular, depolar ve dağıtım hatları modernize edilmeli. Kaybolan her damla, aslında bir servettir.
Yağmur suyu hasadı sistemi yaygınlaştırılmalı. Her yeni bina, her yeni proje bu planın bir parçası olmalı.
Tarımda su tasarrufu teşvik edilmeli. Damla sulama, gri su geri dönüşümü ve bilinçli sulama yöntemleri desteklenmeli.
Sanayi denetimi artırılmalı. Çünkü sanayinin kullandığı su miktarı, kent halkının kullanımından katbekat fazla.
Ve en önemlisi, vatandaş bilinçlendirilmeli. Su sadece belediyenin değil, hepimizin meselesidir.
Bursa gibi köklü bir şehir, geleceğini susuzluğa teslim edemez. Bugün musluktan az akan suyu konuşuyoruz ama yarın belki hiç akmayacak.
O yüzden bugünden harekete geçmek şart.
Unutmayalım:
Su medeniyettir, su yaşamdır, su gelecektir.
Bursa geleceğini korumak istiyorsa, önce suyuna sahip çıkmalıdır.