Sanatımız futbol
Oynadım, yazdım, tarif ettim, oynayan çocukların hocalığını yaptım... Planlı bir şey değildi bizimkisi. Trabzon'un dağ köyü, eski adıyla Sıriksa. 1800 rakım, ev salonu kadar düz yer yok. Nerede futbol? 70'li yıllar, elektrik yok, top da görmedik desem yalan olmaz. Ne alaka bizimle futbol... Yazılarda parça parça geçerim, yazdıkça tanışırız. Ankara GENÇLERBİRLİĞİ, 84-90 yılları arasında 6 yıl süper lig oynamışım... Rıdvan, Tanju, Oğuz Çetin, Sedat Üç, Dobi Hasan yerlilerden; Seydiç, Hotiç, Repçiç, Pesiç, Prekazi, Nejat Biyediç yabancılardan yıldızlarımızdı bizim. Bursa, Mudanya Göynüklü köyünden süper lige götürmüştü kader. Elbette içinde çok büyük emek, çalışma, sabır ve sebat var... 30 yıl öncesi sonrası değişti elbette futbol. Bizim çocuklar oynamıyor artık. Tornadan çıkmış iri yapılı siyahi gladyatörler kapladı ligimizi. İkinci, üçüncü seviyeleri bize geliyor. Genel olarak yana geri oynuyorlar. Tam olarak sahte futbol nasıl oynanır, çok iyi öğrenmişler. Az biraz rakip kaleyi hedefleyenler Premier Lig, La Liga, Serie A ya da Bundesliga'ya gidiyor... Üstte adını yazdıklarımı bu gün parayla alamazsın. Hagi geldi bu ülkeye... Olacak iş değil. Mbappé 200 milyon euro fazlası ya. Hagi iki gömlek, bir çift ayakkabı fazlasıydı. O Aleks de çok büyük futbolcuydu... Eskiden bir noktaya kadar onlara ayak uyduruyorduk. İkiydi yabancı sayısı. Üç yaptılar sonra. 24 kişilik kadroda 3 yabancı? Faydalı oluyorlardı bence... Bugün artık kör düğüm olmuştur Türk futbolu... Çözecek akılda ne yazık ki yoktur bizde. Öylesine karışmıştır ki mesele, futboldan öte bir hal almıştır. Neresinden gireyim? Bahis oynanıyor skorlar üzerine. İddia diye bir kumar var. Bir koyup, üç alma tezgahı! Kimin kime koyduğu birbirine karışmış ya! Hoca arkadaş, "Santraforum bizim maçta alt oynamış" diyor... Tutturursa kulüp primi ne ki??? Menajerler var, komisyoncu gibi bir şey. Eşşeği Arap atı gibi pazarlayan. Oluyor da! Üç sana bir bana, kazığı kulüplere! Fark etmiyor onlar için giren çıkan Türk futboluna. Nasılsa devlet borçları dilediğine siliyor, görmezden geliyor... Yani diyeceğim o ki, kör tuttuğunuz şey değişti. Başkan, menajer, hoca, yönetici hep beraber kulübe zarar ediyorlar... O hengamede birileri hep kazanan oluyor! Seyirci ortalığı yıkıyor, üstünü basını yırtanlar, umudu dağlara yükseltiyorlar... Ta ki bir düzenli gavur kulübüyle oynayana kadar... Fark eden tek şey, oyundan kar edenler oldu. Skor derece hiç değişmedi. Ama olsun, bizim şehrin, bizim semtin kulübü kazandı ya, gerisi dünya batsın... Ne tuhaf bir şey! Elin çocukları büyük paralar alarak bizim formaları giyip sahte futbol oynuyor, bir eli yağda, kolu bacağı keyif, kıyamet... Bizim çocuklar seviniyor. Rakip taraftara binbir sinkaf deliriyor. Çok değişti ülke futbolu, çok.